21 Eylül 2011 Çarşamba

titreme

bak bu titreme dizlerindeki atanma tarihi önemsiz bir yalnızlığın dışa vurumu. mucizevi şiirler yazdığını sandığın zamanlardan arta kalmış belki, dizelerinden akmış salyanın köpeğin ağzından aktığı gibi. ve şimdi üzerinden sanıyorum epeyce bir süre geçtikten sonra bazı kalemlerle bazı kağıtların üzerine bazı küfürler yazıyorsun, ağzı bozukluğundan kurtulamadın gitti. belki de yılmaz abi haklıydı, herkesin bir kimsesi vardı evet; ama aynı zamanda bir de kimsesizliği.

bir öngörüde bulunmayı hiç istemem, aslında yalan söylüyorum bunu çok isterim. kendini muhtemelen hatırı sayılmaz bir süre sonra -ki hiçbir sürenin hatır hesabında yeri olmaz- küflü bir ekmeği umutsuzca kemirirken bulacaksın. bir sığınak bulursan belki hayatını hayatın halı bombalamalarından küçük yaralarla kurtarma şansın olur. yeterince istesen bile hiçbir yolunu bulamazsın.

bütün bandajları kendine saklaman büyük bir bencillik, kendi yaralarını sarmasan da hepsini kendine saklıyorsun ve bu olur gibi değil. indi-öldü hesabı bir yolculuğa çıktığımı duyarsan istemsiz şarkıların terkettiği yollara benden bahis açmayı deneyebilirsin. sait abi olsaydı derin bir ah çekerdi belki, "ah çocuk," derdi, "senden bahis açılmaya vesiledir."

neden böyle oldu?