4 Ekim 2011 Salı

firar

eğitilmiş bir suskunluk
taşıyorum yatağımda
azgın nehrinin
sürükleme seansları için
baş ağrıları, uyku hapları
arkasına robot resmini çizdiğim
yazar kasa kağıtları bırakıyorum
dünyanın bütün fişlerini diyorum
bütün fişlerini istiyorum
ah ulan
o bütün fişleri tüketsem
yine de sana benzetemiyorum

madem yüzün yatkın değil çizilmeye
bütün nehir yataklarında kendimi fişliyorum
zeytinin yağına bulanmış bir polis copu sokuyorum
kıyafetlerinin bıraktığı boşluğa
dolmuyor ki

bu sıralar işim gücüm yok
ne zaman işim gücüm olmasa
seni iş belliyorum kendime
ben profesyonel olarak seni kovalıyorum
ne zaman yanına varsam gitmek şehrine giden
bir albatrosa takılmış oluyorsun
boşuna demiyorum sana
bileklerimi boşuna kesmiyorum
bazen boşuna ağlıyorum
ama boşuna hiç susmuyorum
boşuna demiyorum sana
gittikçe kendine benzetiyorsun


sokaklarda büyük bir çığlık birikiyor
duyma eşiğimin üstünde
bu acıları yakama taktığım
sakın dert etme
acıma eşiğimin altında
aynalarda nefret
yollarda özlem
rahimlerde döl
ağızlarda küfür
ellerde nasır
zihinlerde nasıl
gökyüzünde duman
serde yalnızlık
sonda sensizlik
sende sonsuzluk
düşte kırgınlık birikiyor

küçük bir kumbara buldum
bakir bir çöplükte
ben profesyonel olarak gidişini biriktiriyorum
alıştı pezevenk
bir türlü dolmuyor


bir yangın yerine hibe edip
ne kadar hissem kaldıysa üzerimde
makbuzsuz ve fişsiz bir geceye düşüyorum
bu robotun ağzı bozuk
bildiğin gibi değil
bu robotun ağzı kanlı
altı ıslak
üstü üzgün
önü arkası
sağı ve solu...


aman sessiz ol
yakalanma kendine