götüm soğuk kaldırıma temas edince oradaki kaslar birden iyice sıkışıyor. bundan bir süre sonra kaslar gevşeyince hayatımın anlamlı bir kısmı yalnız geçirdiğimi anlıyorum. bir yere kadar samimiyet aradığımı biliyorum. bir yerden sonra da 'ya koy götüne' dediğimi çok çok iyi hatırlıyorum. yakın bir zamanda bana bakıp 'çok kolay elde edilen tam da bu yüzden elde edilemeyen adam' diyen kadını ve karşımda girdiği ağlama krizlerini hatırlıyorum. 'ulan ne yaptım ben'' demeye kalmıyor ki saatin sesini duyuyorum ve dağınık bıraktığım, toparlayamadığım, düzene sokabildiğim her bir şeyi kibrit cebime sıkıştırıp yola devam ediyorum. götüm oturduğum kaldırımı yeterince ısıtmış durumda.
yalnızlık için belli formüller var. biraz ukalalık, biraz kibir, biraz huysuzluk ve biraz sarhoşluk mesela... bir araya gelince mükemmel yalnıza giden yolda önemli bir aşama kaydedilmiş olunuyor. mükemmel bir yabancı, mükemmel bir içki, mükemmel bir sarhoşluk, mükemmel bir orgazm, mükemmel bir uyku... ve tam da bu saatlerde ben kaldırıma oturup götümün üşüyüşüne duyarsızlaşıyorum.