28 Nisan 2010 Çarşamba

kaçış 2

istanbul'u terkediş notları 2:


''bu kez'' ile başlayan o kadar çok cümle kurdum ki hayatımda bunu tekrarlamayacağıma dair söz veremem. tekerrürü nihaiyete erdirme şansım olsa bunu yapardım muhtemelen. en azından sevmediğim şeyler için yapardım ama ben dünyayı kurtardığımda genelde kimse farkında olmuyor. bu yüzden senin de bildiğin gibi gittim kısa bir süre önce.

ben giderken büyük laflar edemedim. hayatımın çoğu sahnesinde kendimce çok yüce anlamları olduğunu düşündüğüm ama karşımdakince bir boka yaramayan büyük cümlelerim oldu. ben gitmeden önce bunlardan hazırlamıştım yine. kenara atmıştım işte. ama vedalaşacağım kimse yoktu ve bu kelimeler benim içimde patladı.

muhtemelen kızgın olmam lazımdı. bir şeyleri duvara atmak suretiyle parçalamalıydım belki. ben bir keresinde duvara bir içki şişesi fırlattım. kırılmadı. kırılabilirdi de. ben şişeyle birlikte duvara hayatımı da fırlatmıştım. şişe kırılmadğı için hayatımın da kırılmamış olmasını umuyorum.

bu kadar yıl susup konuşmasını bekledim ama istanbul bana hiçbir zaman bir şey söylemedi. belki anlatmıştır ama söylemedi. ve ben içsesimden bile sıkıldım istanbul yüzünden. ama yine de ona kızgın değilim. galiba erdim kuvvetle muhtemelense delirdim.

içindeyken göremediğim çoğu şeyi buradan rahatlıkla görebiliyorum. ben uzun bir süre şapka yerine fil yutmuş bir boğa yılanı görmüştüm hayatın her yerinde. artık şapkaları da görüyorum ve bu işleri epey kolaylaştırıyor.

tüm küfürbaz taraflarımı sularına döktüm ve damağımda hiç bitmesin istediğim bir tat var. zamanın izlerini gözlerimden sırtıma yükledim ve gittim.

ben yokken hoşça kalma istanbul.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder