15 Haziran 2010 Salı

mevsimler

(ne yazık ki en büyük yalan henüz söylenmedi ve çok küçük de olsa bana söylenmesi ihtimali bazen epey endişe verici olabiliyor benim için.)

kızgınım. çok daha kızgın olmam gerekir. hepimizin çok daha kızgın olması gerekir. bu kabullenmişlik ve dünyanın üzerimizde yapmak istediği değişimlere boyun eğmek pek hayırlı bir tutum değil. devrim ne kırdan kente ne de kentten kıra doğru yayılır. devrim insanın içi neresiyse oradan başlar ve onun için sokak neresiyse oraya yayılır. nelere kadir olduğunun bilincinde olmayan insan ırkından nefret ediyorum.

sokaklar tehlikeli, kalabalık, tekin değil ve öylesine güzel ki... ben korku imparatorluğunun bir esiri değilim. üstüne çökebileceğim tek bir kaldırım taşı kalana kadar da sokağı sahiplenmeye devam edeceğim. çünkü biliyorum ki orada hayat var.

mevsimler boyunca mevsimleri bekledim. mevsimler boyunca karma denen felsefenin kendini hayatım üzerinde doğrulamasını bekledim. mevsimler boyunca bir anlam bekledim. en sonunda anladım ki: acıma duygusu yok mevsimlerin. mevsimler boyunca...

bu beklenenlerin gelmeyişi hali beni haddince üzdü. üzülecek çok şey var, yeteri kadar vakit yok, hayat bu kadar sertken bir de kendi kendimi üzmeme hiç gerek yok. sokakların kabuğu sert içi yumuşak. mevsimler haddini aştı. farkındayım yine kafam karıştı. üzgünüm ikarus, mevsimleri değiştiremedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder