kuvvetle muhtemelen bana geldiler. geldikleri gibi gitmeye de niyetleri yok. geçen gün oturup çay falan içtik kendileriyle. uykusuz ve huysuz oluşum dikkatlerinden kaçmadı. çayın içine votka karıştırmış aralarından biri. kafayı bulunca bremen mızıkacıları gibi bir kule oluşturup gezmeye başladık sokaklarda. bir baktık fareli köyün mızıkacıları olmuşuz. arkamızda diğer gelenler ve gidilenler var.
andersen'in derdini anlayan pek çıkmadı...
uyudum ve rüyamda daha önce gitmediğim yerlere gittim. daha önce görmediğim insanları gördüm. uyandım ve emin olamadım. bir ses duydum sandım ve emin olamadım. ya rüya sandıklarımız gerçek ve gerçek sandıklarımız rüyaysa?.. kendi algılarıma bile güvenemediğim bir yerde insanlara çokça güveniyorum ve bence bu bir zayıflık değil. çünkü onların da insan olduklrının farkındayım. bu da hatalı ve eksik yaratılışımızın farkında olduğumu gösteriyor. insandır ve bir bok yemiştir...
andersen kendini pek iyi anlatamadı...
susmak her zaman için bir seçenektir; ama çoğu zaman saçmalamak önde gelir. insanın sessizliği içselleştirebilmesi ve karşısındakiyle sessizliği paylaşabilmesi çok önemli ve önemi henüz pek farkedilmemiş bir şeydir. insandır ve aklı yetmemiştir.
karıştım ve konuları birbirine karıştırdım. çok büyük sorun olmasa gerek. başların ayaklara karıştığı bu yerde benimki çok küçük bir karışıklık. insandır ve karışıktır.
gün gelir ayaklar başların tepesine biner. demedi demeyin sayın baş'lar.
andersen anlatırken uyuyakaldı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder