21 Eylül 2010 Salı

kümeler

haki rengi bir yalnızlık kaplı etrafta hissediyorum. varoluşumun en umutsuz yerindeyim çünkü umutsuzluğu sorun etmiyorum. gerçekten her şeyi kayıp mı ettim yoksa kazanacak bir şey kalmadığını mı düşünüyorum? hep böyle değildim diye hatırlıyorum. hayatımdaki insanları hatırlamaya çalışıyorum. gerçekten kazanacak bir şey kalmamış olamaz çünkü elimde hiçbir şey yok. nasılsın?

defalarca kez onu affetmeye çalıştım. sonra anladım: kendini affetmeden kimseyi affedemezsin. sonsuzdan geriye doğru saymayı falan denedim sonra. uykum geldi bıraktım. benim iyiliğimden ne olur siktir et.

insan öyle şeylere kadir ki... bunu bir anlasan her şeyi çözeceksin. yalnızlığın canını yakmayacak mesela. selin'i ele alalım: kafayı bulunca ağlamaya başlardı. tipik bir bunalım içinde anlam arayışını devam ettiren sorunlu kız... hala utanınca ellerin terliyor mu? yaşamak eldeki cevaplara uygun sorular aramaktır.

kendini kendine çok fazla saklıyorsun hep bundan oluyor demişti mesela. içine atma işte kaç kere söyleyeceğim. zeliha'yı ele alalım: 6 yıl bir adamı sevmişti sonra kendi hayatını tercih etti. özgür kız kıyafetini üstüne geçirip her şeyin doğrusunu bildiğini zannederdi. nasılsın? yaşamak kesişen kümeler aramaktır.

sona yaklaştıkça her şey çirkinleşiyor ve ağır küfürler ediliyor. bu benim canımı fazlaca sıkıyor. çok sevdiği şarkıyı bile ara sıra dinleyip ondan sıkılmamak isteyen biri çok sevdiği insanı sürekli yanında istiyor. insanlar şarkılardan daha çabuk sıkılıyor oysa. okan'ı ele alalım: bu hayatın çok boş olduğu kanısına 15 yaşında vardı 17'sinde öldürdü kendini. mutsuzdu ve yapabileceği hiçbir şey yoktu. evet ben hala işler biraz ciddiye binince susmaya başlıyorum.

noktalar kümesi dağınık. açıklamaya yetmiyor olup bitenleri. oysa ben sana hayatının grafiğini yapabilmek isterdim.

iyiyim ben de . teşekkürler.

noktalar kümesi dağınık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder